Washington’da yapılan son NATO Liderler Zirvesi’nin sonuç bildirisindeki bir madde, AK-Medya tarafından AKP’nin başarısı olarak nitelendi. Zira bildirinin 31. maddesinde 1936 tarihli Montrö Sözleşmesi’ne atıf vardı. Doğru, vardı ama çarpıcı bir detayla... “Karadeniz’in güvenliği, emniyeti, istikrarı” denilirken araya “seyrüsefer özgürlüğü” kavramı da eklenmişti! ABD’NİN ‘SEYRÜSEFER ÖZGÜRLÜĞÜ’ KURNAZLIĞI Elbette bunu en iyi bilen de “özgür/açık Karadeniz” isteyen ABD’dir. ABD, 75 yıldır Karadeniz’e “sınırsızca” girebilmek için “açık kapılar” bulma peşindedir. Dahası ABD için Karadeniz stratejik bir hedeftir; Arktik Okyanusu’ndan Doğu Akdeniz’e indirdiği “yeni demir perde”de Karadeniz kritik önemdedir. Öyle olduğu için de ABD, daha Ukrayna savaşı bile ortada yokken bu hedefini ince ince o zamanki NATO bildirisine işaretlemişti. NATO BİLDİRİSİNDEKİ KARADENİZ HEDEFLERİ ABD NATO bildirisine iki kritik madde eklemişti: 1) NATO üyeleri, üyelikleri gerçekleşene kadar Ukrayna ve Gürcistan’la ikili ilişkilerini, özellikle de askeri ilişkilerini geliştirmelidir. 2) NATO, Karadeniz bölgesinde bir bütün olarak karada, denizde ve havada daha çok varlık bulundurmalıdır. ERMENİSTAN’DA PENTAGON TEMSİLCİSİ İKİ BÖLGESEL ADIM İHTİYACI 1) Rusya’ya karşı Güney cephesi açmaya uğraşıyor. 2) Astana üçgeni (Türkiye-Rusya-İran) arasına kama gibi girmeye çalışıyor. Tam da bu zamanda, Astana üçgeninin en önemli gündemi olan Ankara-Şam normalleşmesi konusunda ABD’nin tutum açıklaması da önemli. ABD Dışişleri Bakanlığı “Türkiye ile Suriye arasındaki normalleşme çabalarını desteklemediğini” açıkça ilan etti. Bu durumda yapılacaklar ortada ve net: 1) Ankara-Şam normalleşmesini başlatmak, hızlandırmak. 2) 3+3 platformunu (Türkiye-Rusya-İran) + (Azerbaycan-Gürcistan-Ermenistan) hayata geçirmek. Görüldüğü üzere Türkiye’nin NATO üyeliği, NATO’nun Türkiye’yi hedef almasını önlemiyor! Çare içinde değil, NATO’nun dışında olmakta... |